Huzurlu bir gece.

Konu: Huzurlu bir gece. Paz Mayıs 23, 2010 6:49 pm

# Luciana
# Jace
Zaman: Mehtabın gökyüzünde belirdiği vakit.
Bakış açısı: İlahi.

Evinden koca bir şarap şişesini kaptığı gibi sahile doğru yürümeye başladı Luciana. Yürüdükçe çıplak ayaklarının izi toprağa çıkıyordu. Anlayamadığı bir nedenden ötürü canı çok sıkılmıştı. Kendisini bildi bileli burada yaşıyordu. Onun topraklarıydı buralar. Zifiri karanlıktaki tek ışık yeni yeni kendi göstermekte olan mehtap aydınlatıyordu. O mehtabın karşısında oturup içmeyi severdi. Sarı saçlarının yanına yerleştirdiği beyaz zambak güzelliğine güzellik katmıştı. Dışarıdaki hafif rüzgâr boynuna bağladığı ince şalı dalgalandırıyordu. Gözüne kestirdiği kaya parçasına doğru yürümeye başladı. “Ah lanet olsun.” Yürürken kumlarının arasına gizlenmiş olan cam parçasını fark etmeyip üstüne basmıştı. İçgüdüsel olarak şarabı tutmayan eliyle kestiği ayağını tuttu. Sol elindeki şarap şişesini yere bıraktı. Gördüğü tek şey ince bir sıyrıktan süzülen kırmızı kandı. Çok derin kesmediği için kendisini şanslı saydı. Eve dönmesine gerek kalmayacaktı. Mehtabın aydınlattığı kumlar üzerine damlamış olan kan lekesini umursamadan yürümeye devam etti. Kestiği ayağının üstüne ağırlığını fazla vermeden yürüyordu. Her gece oturduğu kayanın yanına gelmişti. Narin kollarını kayaya dayayıp kendisini yukarıya doğru kaldırdı. Bacaklarını karnına doğru çekip sürekli ona göz kırpmakta olan yıldızları seyre daldı. Denizin dalgaları ayak parmaklarını ıslatıyordu aynı zamanda. Şarap şişesini yanına koyup kayanın üstüne sırt üstü uzandı ve gözlerini kapattı. Parmak uçlarını ıslatmakta olan dalganın sesini, sürekli öten cırcır böceklerini ve yarasaları dinliyordu. Arada sırada gözlerini açıp yıldızlara bakıyor, dudaklarının arasından sevdiği şarkıyı mırıldanıyordu. Yalnızlığı her zaman severdi özellikle de geceleri. Saniyeler önce dinlediği huzurlu sessizliği duymaktan aşina olduğu kadifemsi erkek sesi yardı. Huzurunun yine kaçmasını istemiyordu. Öfkeyle parlayan mavi gözlerini açıp karşısında duran yakışıklıya baktı.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Paz Mayıs 23, 2010 8:29 pm

Ada geceleri her şeyden daha güzel görünürdü. Hele bu gece her şey çok daha mükemmeldi. Dolunayın ışığı denizin üzerine vuruyordu ve sanki Dünya’yı kucaklamak istermiş gibi kocaman bir şekilde yeryüzüne oldukça yakın görünüyordu.
Jace yatak odasının penceresinden bu manzarayı keyifle izliyordu az önce. Dolunayın parlak ışığı onu uykusundan yeni uyandırmıştı ve ışığın okyanus üzerindeki yansımasını gördüğünde orada olmayı her şeyden daha çok istemişti. Evinden dışarı adımını attı ve yumuşacık kumlarda yürümeye başladı. Bu sırada havadaki soğuk esintinin keyfini çıkarıyordu. Adımlarını hızlandırdı ve kendini sulara attı hızla. Su beklediğinden çok daha sıcaktı, Jace bu sıcaklıkla kendinden geçer gibi oldu ve adayı izlemeye başladı. Ada mükemmel bir yerdi. Ormanları ve diğer toprakları son derece verimliydi ve nerede avlayacağını bilirsen kırmızı et yeme şansın bile vardı. Elbette yerlilerin çoğu balıkçılıkla uğraşıyordu, bu yüzden ana besin maddesi deniz ürünleriydi. Jace ormandan gelen böcek ve gece hayvanlarının seslerini dinlemeye başladı. Hayvanlar onlara zarar vermezdi; onlar hayvanlara zarar vermedikçe.
Ne kadar bir süre suda kaldığını bilmiyordu ama tam çıkmaya karar verdiğinde kayalıklara doğru yürüyen bir kızın siluetini gördü. Kızın saçları rüzgarla savrulduğunda Jace bu kızı kesinlikle tanıdığına yemin etti. Onu izlemeye başladı sessizce. Elinde bir şişe ya da ona benzer bir şey vardı ve boynundaki fular rüzgarla dans etmeye gönüllüydü. Kız kayalıklara doğru giderken bir süre duraksadı ve elindeki şişeyi yere bıraktı. Jace onun her hareketini keyifle izliyordu. Kız duraksadığında saçlarındaki zambağı gördü Jace ve kızla çiçek arasındaki uyum onu hayran bıraktı.
Kız tekrar yürümeye başladığında Jace’de kayalardan birinin yanına çekti kendini ve gizlendi. Anlaşılan çok iyi gizlenmişti çünkü kız onun yanından geçmesine rağmen genç adamı fark etmemişti bile. Kız kayalıklardan birine tırmandı ve bacaklarını karnına iyice çekerek yıldızları izlemeye başladı. Jace’de onu izliyordu keyifle karışık bir heyecanla. Kızın dudaklarının yavaşça hareket ettiğini gördü ve rüzgar onun mırıldandığı şarkıyı Jace’in kulağına taşıdı. Jace yavaşça gülümsedi; bu şarkıyı o da çok severdi.
Aniden kızın yanına gidip onunla konuşmak istedi ve ne yaptığının farkına bile varmadan Luciana’nın yanında buldu kendini. Şimdi Luciana çok yakınındaydı ve hala Jace’in varlığını fark etmemişti. Jace varlığını fark ettirmek için ne söyleyebileceğini düşündü ve kızın elindeki şişenin bir şarap şişesi olduğunu gördü.
“Bensiz şarap içip kafa bulmayı mı planlıyordun Luciana?" Jace’in sesi alaycıydı ve hissettiği şefkati yansıtmayacak kadar da profesyonel. Duygularını dizginledi ve sakinlikle doldurdu bedenini. Kız hızla gözlerini açtı ve mavi gözleri Jace’in ıslak vücudundan koyu mavi gözlerine çıkarken öfkeyle doldu. Jace ise masumca gülümsedi ve Luciana’nın bir şeyler söylemesini beklerken kaynalığın üzerine oturdu.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Perş. Mayıs 27, 2010 4:09 pm

Önce kaslı, ıslak bir vücutta gezdirdi soğuk mavi gözlerini. Islanmış sarıya kaçan kumral saçlarında. Ona doğru yönelmiş olan bir çift soğuk mavi gözlerle karşılaşınca bıraktı yakışıklıyı süzmeyi. Jace. Ona doğru bakmakta olan bir çift göz her zamanki gibi anlamlı ve derin. Bir nebze de soğuk. Dolunayın parlak ışığının vurduğu mavi gözlerde kendisini görüyordu. Her ne kadar yalnız kalmak istese bile. Bir an için olsun onu yanında istedi. Sonra bu düşüncesini hemen kafasından uzaklaştırdı bunun yerini yakıcı bir öfke aldı. Bu konumdayken biri tarafından rahatsız edilmek en sevmediği şeylerin arasındaydı. Özellikle bu Jace ise. Ondan her zaman nefret etmiş, kibir dolu suratına okkalı bir yumruk atmak istemişti. Böyle ukala insanlar gerçekten dayanılmazdı. “ Seninle burada oturup şarap içmem için bir sebep söyle bana Jace.” Dudaklarının kenarları narsist bir edayla yukarıya doğru kıvrıldı. İçindeki arzuyu gizlemeyi öylesine başarıyordu ki. Kendisi bile hayret ediyordu buna. Kayalığın üstüne koyduğu kırmızı şarap şişesini kucağına aldı. Narin parmaklarıyla şarabın tıpasını açacakken kestiği ayağının sızlamakta olduğunu fark edip suratını buruşturdu. Göz ucuyla ayağına baktı ve tuzlu deniz suyunun bir süredir orayı okşamakta olduğunu fark etti. Yanındaki adama fark ettirmeden ayağını oradan çıkarttı ve durmuş olan kanın tekrardan kanamakta olduğunu gördü. Tuzlu su yarayı tekrardan açmış olmalıydı. Bunu umursamadan şişeyi tekrardan açmaya koyuldu. Lakin bunda başarısız olmuştu. Aldığı yer şişeyi nasıl kapatmışsa açmak imkânsız gibi görünüyordu. Gürültülü bir şangırtıyla şişeyi kayanın üstüne bıraktı. “ Neden geldin ki buraya? Ben böyle mutluydum.” Gözlerine bakmaksızın konuşuyordu onunla. O burada olmadan önce gayet rahattı. Parmaklarıyla saçlarını geriye attı ve gözlerini parlayan dolunaya doğru dikti. “Gidip yüzmene devam edebilirdin.” Diye homurdandı akıl vermek istercesine. İçmek istediği şarabı da içemeyecekti. İçinden söylenerek ellerini göğsünde kavuşturdu. Herşeyi berbat etmişti. Umarım mutlusundur bay ukala ona yumruk atmamak için kendini zor tutuyordu. Belki biraz daha zorlarsa ağzının ortasına geçirebilirdi.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Cuma Mayıs 28, 2010 9:10 pm

Kızın sesinde Jace’i gülümseten bir şeyler vardı ve canı sıkkındı. Jace elini kızın açamadığı şarabın üzerine koydu ve şişeyi kapatan mantarın sıkışmış olduğunu gördüğünde hafifçe gülümsedi. Mantarı dişleri ile çekerek açtı ve şişeyi Luciana’nın hemen yanına bıraktı. Kız büyük ihtimalle şaraptan içmeyecekti ama yine de Jace her zaman bir centilmen olmayı tercih etmişti. Kızın mükemmel gözlerine baktı kısa bir süre ve kızın son sözlerine vermek istediği cevap dilinin ucundan uçup gitti.

“Yüzebilirdim… Ama o zaman seni uzaktan izlemek zorunda kalırdım.” sesi yumuşacık ve inandırıcıydı. Ne söylediğinin farkına vardığında hızla toparlamaya çalıştı düştüğü durumu. “Ve seni sinirlendiremezdim.” Bunu söylediğinde dudaklarına yaramaz bir çocuğun gülümsemesini kopyaladı ve kızın yüzündeki değişimleri izledi dikkatle. Jace’e gerçekten kızdındı Luciana ve Jace bunu anlayabiliyordu ama neden böyle olduğu ile ilgili en ufak bir fikri bile yoktu. Yani, aslında vardı ama Luciana’nın ondan b kadar nefret etmesini açıklayamıyordu hiç biri… Onu kızdırmaktan vazgeçmeliydim…

Jace kızın arkasında kalan ormanı görebilmek için daha düzgün oturdu ve Luciana’nın omzunun üzerinden karanlık orman ve beyaz kumların çizdiği sınırı izlemeye başladı. Luciana’nın bir şeyler demeye hazırlandığını biliyordu ama o hep böyleydi zaten; kızgın, güvensiz ve alaycı… Yine de bu özellikleri genç kadını olduğu gibi yapıyordu ve Jace onunla konuşmayı her zaman sevmişti. Luciana’nın aniden parlayan öfkesi her zaman geldiği kadar hızla yok olurdu. Bazen Jace gerçekten öfkelendiğinde kavgaları eğlenceden çok birbirini öldürmek isteyen iki vahşi hayvanın savaşmasına benzerdi. Jace yüzünde oyuncu bir gülümseme ile Luciana’ya baktı ama onun gözlerindeki öfkeyi gördüğü anda yüzü düştü ve kızın söylediklerini onunkine eş bir öfkeyle dinlemeye başladı.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Paz Mayıs 30, 2010 11:41 am

Jace mantarı dişleriyle çekerken gülmemek için kendisini zor tuttu. Yani en azından ona gülümsememek için. Aralarında her zaman bir zıtlaşma olurdu. Gözlerini kısıp denize doğru dikti. Bir yandan da yanındaki adama göz ucuyla bakıyordu. Aralarında bir elektriklenme olduğu barizdi. Ama o geride durmayı severdi. İlk haraketi hep karşı taraftan beklerdi. Olması gerekende buydu zaten. Derin bir nefes aldı Jace'in mırıldandığı kelimeler ağzından dökülünce şaşkınlığını gizleyemedi. Evet ondan hoşlanıyordu. Mavi gözlerini dikti ona. Öfkesi birazcık dinmişti. Damarlarında dolaşan heyecanı biraz olsun bastırmaya çalışarak, kimsenin onu duymasını istemezcesine konuştu. "Aslında sinirlenmedim." Cümlesinin sonuna doğru sesi titremişti. İçinden buna lanet okuyarak kafasını öbür tarafa çevirdi. Jace'in ağzıyla açtığı şaraba baktı. Şişeyi eline aldı ve kafasına dikti. Göz kapaklarını aşağıya indirip şarabın tadına vara vara içiyordu. Boğazını hafifçe yakan o baştan çıkarıcı tat mükemmeldi. Şarabı içmeyi daha kibarca yapabilrdi belki. En azından bir bardak getirebilirdi evinden, ama yanına Jace'in geleceğini nereden bilebilirdi ki. Karşısındaki adamın onun kaba olduğunu düşünmesini pek te umursamıyordu. Şişeyi yerine bıraktığında hafifçe başının döndüğünü hissetti. Damarlarına karışan alkolün her mili litresini hissediyordu. Gözlerini şişede gezdirince şişenin yarısını içmiş olduğunu fark etti. Bu kız tam bir alkolikti. Dudaklarının kenarı alkolün verdiği etkiyle yukarıya doğru kıvrıldı. Bir anlığına yanında yakışıklı birinin oturduğunu unutmuştu. Hissettiği şey şiddetli baş dönmesi , aşırı mutluluk ve bir tutamda arzu. Dudaklarına yerleştirdiği gülümsemeyle yanındaki adama baktı. Hafifçe başını onun omzuna yaslayadı ve gözlerini kapatıp havayı soludu.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Paz Mayıs 30, 2010 5:53 pm

"Aslında sinirlenmedim." Çok sessizdi bu kelimeler ama Jace bunları duyabilecek ve içinde yatan bazı duyguları anlayabilecek kadar yakındı ona. Bu kez şaşırma sırası Jace’teydi çünkü kızın sesinde, çok derinlerde, hafif bir sevgi varsı sanki. Bir an mutlu oldu Jace; Luciana onu seviyorduysa eğer bu çok iyi olurdu ama eğer sevmiyorsa… Jace düşünmek bile istemiyordu.
Luciana şarabı aldı ve bir dikişte yarısını içti. Jace ona minik bir gülümsemeyle baktı oysa o Jace’le ilgilenmiyordu, şarap onu çoktan sarhoş etmiş gibiydi. Jace kızın dudaklarının hafifçe yukarı doğru kıvrıldığını gördü ve elinde olmadan kendiside gülümsedi. Bakışları Jace’inkilerle buluştuğunda Jace kızın gerçekten sarhoşluk ve ayıklık arasındaki çizgide yürüdüğünü fark etmişti. Her şekilde Luciana hala az önceki kadar mükemmeldi.
Bir süre daha Jace’e baktı kız ve sonra başını yavaşça adamın omzuna yerleştirdi. Jace’in kalp atışları hızlandı ve Jace kendini acemi gibi hissetti. Uzun süredir sevdiği kızın başı omzundaydı işte. Jace başını indirip kıza baktı ve gözlerinin kapalı olduğunu gördü. Bir anlık cesaretle kolunu kısın beline doladı ve onu vücuduna biraz daha yaklaştırdı. Ne kadar ileriye gittiğinin farkındaydı ama Luciana beklediğinin tersine kızmadı ona hatta adama biraz daha yaklaştı. Jace’in kalbi deli gibi atıyordu. Kız o kadar yakınındaydı ki kokusunu alabiliyordu ve aldığı her nefesle kızın kendisine daha da yaklaştığını hayal ediyordu. Kızın dudakları çok yakınındaydı. Başını eğseydi eğer onlara minik bir öpücük kondurabilirdi ama Luciana bunu iyi karşılayamayabilirdi. Jace kızı öpmek istiyordu yine de ondan kazandığı yeni samimiyeti bozmama isteği ağır bastı ve söyleyecek bir şeyler aradı.
“Eğer bana hep böyle yakın duracaksan sana biraz daha şarap getirebilirim…” Sesi boğuk çıkıyordu ve oldukça kısıktı ama Luciana’nın ona duyduğuna emindi.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Paz Mayıs 30, 2010 8:15 pm

Herşey o kadar hızlı oluyordu ki Luciana tepki vermek istemiyordu. Daha doğrusu bu anın hiç bozulmasını istemiyordu. Dile getiremediği duygular alkol sayesinde can bulmuştu. Vucudundaki arzu git gide artıyor. Güçlü kolların bedenine iyice dolandığını hissettiğinde damarlarında atan kanın hızlandığını, kalp atışlarının göğsünü delercesine çarptığını hissediyordu. Yüzünü hafifçe kaldırıp yanındaki kusursuz surata baktı genç kadın. Karşısındaki adamın bakışları arzu doluydu. Bir an dudaklarını dudaklarına değdirmemek için kendini zor tuttu. Ama ilk olarak o adım atmalıydı. Kadın ve erkek ilişkileri arasında kurallar böyle işlerdi. Kendi dudaklarını birbirine bastırıp kafasını göğsüne doğru yaklaştırdı. Elini çıplak vücudunun üstüne koyup teninin yumuşaklığını hissetti. Nefesinin bedenini saran yakışıklının göğsüne çarptığını görebiliyordu neredeyse. Jace'in bir şeyler söylemekte olduğunu fark etti. Söylediklerinin bir kısmını duymuştu duyduğu kısmı ise ona yakın durmasını istemesiydi. Dudaklarının kenarları hoşnutlukla yukarıya doğru kıvırdı. Kendine bile itiraf edemediği duygular bugün açığa çıkmıştı. Ona aşıktı. Belki de alkolün etkisiyle böyle davranıyordu. Ama şuanda bu umurunda değildi. Hissettiği tek şey ona olan aşkıydı. Göz kapaklarını yavaşça indirdi. Yanındaki erkeğin nefes alış verişlerini, kalp atışını duyuyordu. Bu ona huzur veriyordu. Kalbinin ritimlerinin yavaşladığını. Heyecağının yerini huzur kaplamıştı. " Jace ben..." mırıldandı sessizce. Seni seviyorum. Söylemek istediği şeyi sadece içinden söyleyebilmiş olması gerçekten acıydı. Hiç cesareti yoktu bu konuda. Adam'ın suratına baktı. Bunu söyleyemezdi. En azından şimdilik."H-hiç yok bişey." Alt dudağının kenarını ısırıp utangaç bir tavırla baktı ona. Gözlerini devirdi uzaklara doğru. Belki de hissettiği şey onun duyguları değil, alkolün yaptığı bir şeydi.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Çarş. Haz. 02, 2010 6:58 pm

Sözünü tamamlasaydı ne söyleyecekti? Jace bunu merak ediyordu şimdi. Luciana sözlerini bitiremeden bir de dudaklarını ısırmıştı, bunun söylediği şeyde emin olmadığı anlamına geldiğini düşündü Jace ve kızı izlemeye başladı. Uzaklara bakıyordu ama Jace’in kollarında olmaktan memnundu. Jace dudaklarına minik bir gülümseme yerleştirdi ve kızın kulağına yaklaştı. Nefesi Luciana’nın kulağına geldiğinde kız Jace’e baktı. Birbirlerine çok yakınlardı ve Jace kızdan uzaklaşmadı. Onun gözlerine sanki ruhunu görebiliyormuşçasına baktı ve ne zamandır onu sevdiğini düşündü. Hatırlayamıyordu ama bunun çok uzun bir zaman anlamına geldiği konusunda emindi.
Kızın saçlarından bir tutam hafif esintiyle dans ediyordu. Jace bunu alıp kızın kulağının arkasına koydu ve elini onun yanağında dolaştırdı. Saçındaki çiçeği aldı ve kokladı. Sonra çiçeği arkasına koydu. Adadın derinliklerinde bulunan ve ulaşılması zor olan beyaz zambak ay ışığında parıldıyordu. Yüzünü tekrar kızınkine yaklaştırdı ve az öncekinden daha da yakın bir yerde durdu. Kızın sıcak nefesi dudaklarındaydı, Jace Luciana’nın yapmak istediği şeyi nasıl değerlendireceğini düşündü. Yüzündeki gülümseme derinleşti ve elini kızın başının arkasına koyarak onu kendisine çekti. Dudakları kızınkilere değdiğinde içinde bir ateş yanmaya başladı ve kollarını kızın beline iyice doladı. Luciana’nın ona bir cevap vermediğini fark ettiğinde yanakları içinde yanan ateş ve hissettiği utançla kıpkırmızıydı. Onun ne düşündüğünü bilmeden nasıl böyle bir şeyi yapabilmişti? Nasıl bu kadar kaba davranabilmişti? Düşünceler beyninde bir kasırga gibi dönüp duruyordu sonunda yüzünü kızınkiyle aynı seviyeye getirebilecek kadar kendini toparladığında Luciana’nın mavi gözlerine dikti gözlerini. Ona bakıyordu ama onu görmüyordu. Bakışı kızın yüzünde dolandı ve dudaklarında durdu. Az önce kızı öpmesi ve öpücük içinde aldığı şarap tadı onu sarhoş etmeye yetebilirdi. Çünkü mutluydu Jace, Luciana’yı bir kez bile öpebilmiş olmaktan dolayı memnundu. Yine de kızın ne düşündüğünü bilemiyordu. Ne yapacağı veya söyleyeceğinden emin değildi ama ağzını açtığında söyleyebildiği tek şey duygularına tutulan bir ayna gibiydi.
“Seni seviyorum…” sesi az önce yaşadıklarından dolayı nefes nefese ve heyecanlıydı. Kızın gözlerine bakan gözlerinde ise bir ateş yanıyordu. Luciana’nın ne söyleyeceğini beklerken kendini en kötüsüne hazırladı; yüzüne yiyeceği bir tokattan da kötüsüne, üç kelimeye ‘Senden nefret ediyorum’.

Konu: Geri: Huzurlu bir gece. Çarş. Haz. 09, 2010 7:04 pm

Sıcak bir dokunuş sıcak bir tat..Kız neye uğradığını şaşırmış halde midesinde ki kelebeklere de engel olmaz bir mutlulukla Jace'in yumuşak ve sıcak dokunuşlarını unutulmaz kılmak için beynine kazıyordu.Vücuduna dolanmış kolları hissetmesi bile geceye anlam kazandırabilirdi.Ne kadar uzak dursa da düşünce ve duygularını asla olduğu gibi yansıtmamıştı Luciana.Böyle bir anı süsleyen sıcak dokunuşun tadını kendince yorumlamaktan karşılık vermeyi unutmuştu.Bir anda duyguları öyle bir değişmişti ki korkmuştu Jace'in yanından kalkıp gitmesinden.Kızarmış yüzünü kızın yüzüne yakın tutmaya devam ederken aralanan dudaklarından yaşananlardan ötürü sesi heyecan ve nefes nefese "Seni Seviyorum" sözcükleri hayat bulmuştu.Bu kızın kalp ritimlerinin bozulmasına neden olmuştu.Artık saklayamayacaktı içinde olan bitenleri.Anlatmak istiyordu artık.Gözlerine bakarak "Seni Seviyorum.Sana her baktığımda midem de hayat bulan kelebekler senin ve varlığın için." diyebilmek istiyordu.Bu duygular bedenine hakimken gözlerinin içine bakarken sağ elini omzuna sol elini de Jace'in ensesine koyarak kendine çekti.Hafif ıslak olan dudakları artık Jace'in dudakların da masumca okşuyordu onu.Jace de ellerini dolamıştı beline kızın.Luciana 'nın öpücükleri artık özlem ve tutku dolu bir şekil de ait olduğu erkeğin duygularına tercüman oluyordu.Yumuşak öpücükleri hızlanmış ve elleri erkeğin vücudun da gezinmeye başlamıştı.Öpücüklerine karşılık alması Jace'in biraz önce onu sevdiğini söylemesine destek verircesine korkak ve istekliydi.Kendisini çelmeye hiç niyeti yoktu Luciana'nın.Böyle bir anı daha kaç kez yaşayabilirdi ki?Tutkusunu başka ne zaman ifade edebilirdi? Düşünceler beynine hakimken dudakları daha da istekli bir şekilde öpüyordu kollarında olduğu adamı.Adamın etkilendiğini de inkar etmek körün görüyorum demesi kadar enteresan olurdu.Öyle ya elleri kızın vücudunu keşfe çıkması tarif edilemez bir güzelliğe sahipti.Uzun uzun öpmüştü adamı.Nefes almak aklına gelince eliyle hafif iterek Jace çekmişti kendini ve yüzünü omzuna dayamış sıcak nefesini erkeğin boynuna veriyordu.Nefes nefese ve mutlu bir halde dudakları aralanmıştı." Bende.Bende Seni Seviyorum Jace.."

» Aryorum gündüz gece güdüz gece vayy..
» Londra Gece Evi RPG