Başım ağrıyor. Martı cıvıltıları ve dalga sesleri duyuyorum. Rüyadayım sanırım. Birisi beni uyandırmaya çalışıyor. Gözlerimi kısarak kim olduğunu görmeye çalışıyorum. Dave bu! Nasıl olur? Dave ölmüştü. Rüya görüyor olmalıyım. Gözümü kapatıp üçe kadar sayıp açmalıyım. 1...2...3... Dave artık yok. Sadece endişeli bir kadın var önümde. İyi olup olmadığımı soruyor, bilmediği belli olmasına rağmen kalp masajı yapmaya çalışıyor. Ama kalp masajı yapmasını bilmediği yanlış yere yaptığından belli oluyor. Kadına hiçbirşey söylemeden kalkıyorum. Kadın arkamdan bakıyor.
Buraya nasıl geldim? Hatırlamaya çalışıyorum fakat çok fazla ses var. Bir kadın hemen yanımda bağırarak düşünmemi engelliyor:
-Hey içinizden biri bizi buraya kimin getirdiğini söylesin. Eğer bu her kimse ona atacağım yumruğun acısı çok kötü olacak.
Herkes bağırıyor, çığlık atıyor. Düşünebilmek için ormana dalıyorum. Ağaçların hışırtısıyla düşünmeye başlıyorum. En son Dave'in cenazesindeydim. Buraya nasıl gelmiş olabilirim? Burada olmamızın bir nedeni olmalı. Bir amaç için buraya getirilmiş olmalıyız.
Ormandan çıkıyorum. İki kadın beni farketmeden konuşuyorlar. Birisi benim aniden ormana girdiğim için benim önceden de burada olabileceğimi, onları buraya getiren kişinin ben olabileceğimi söylüyor. Diğeri ise psikopat tipli bir adamı göstererek o uyanmadan önce çantasının açık olduğunu ve çantada bir silah gördüğünü, onları buraya getiren kişinin o olabileceğini söylüyor.
Etrafıma bakıyorum. Birçok kişi burada bulunduğu için lanet ediyor. Fakat bence burası mükemmel bir yer. Burada uyandığıma pek şaşırmamıştım. Sanki buraya geliceğimi önceden biliyormuş gibiydim. Etrafımdaki insanlara baktım. İçlerinde önceden tanıdığım var mı diye aradım. Fakat hayır, hiçbirini tanımıyordum. Ardından ormanın içine doğru bir adam gördüm. Bu Dave'di! Gözlerimi kapadım. 1...2...3... Ve gözümü açtım. Dave hala ordaydı. Bana bakarak delice gülümsüyordu. Yanımdaki hoş görünümlü kadına dönüp orada bir adam görüp görmediğini sordum.