Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Kayıp Ada'da Bir Şeyler Oluyor
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Nymphadora R o v i u n é

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nymphadora Roviuné

Nymphadora Roviuné


Rp Partneri : Yok.
Mesaj Sayısı : 8
Liderlik Kapasitesi : 0
Kayıt tarihi : 04/06/10
Nerden : Manhattan.

Nymphadora R o v i u n é Empty
MesajKonu: Nymphadora R o v i u n é   Nymphadora R o v i u n é I_icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 5:39 pm

Gece yarısı olmak üzereydi fakat şatoda kimse odasına çekilmemişti. Melanié arkadaşları Stanley, Nora, Jake ve Rachel ile birlikte küçük odada oturuyordu. Gerçi burası pek de küçük sayılmazdı ama şatonun diğer odalarının yanında öyle kalıyordu. Aileleri ise özel odalarına çekilmişti, belli ki önemli bir şeyler konuşuyorlardı.

Bu gece tuhaf bir şey vardı. Her akşam içinde bulunduğu salon Melanié’nin canını sıkıyordu nedense. Açık kahverengi duvarın üzerindeki desenlere baktıkça ürperiyordu. Oda birkaç mumun loş ışığıyla aydınlatıldığından desenleri farklı bir şeylere benzetiyordu. Böyle olması ilginçti. Melanié her zamankinden daha sakindi. Güzel gözlerinden daha mavi olan gökyüzüne bakarak Jared’ı düşünüyordu. Onu hala ilk günkü kadar seviyordu ve hiç unutamayacağını düşünüyordu. Bir türlü aklından çıkaramıyordu. Dört yıl birlikte olduğu Melanié’yi terk etmesine hala anlam verememişti.

Melanié o an bu geceki en tuhaf şeyi farkettii: Hava henüz tam olarak kararmamıştı. Gri bulutların arasında şimdiye kadar çoktan siyaha bürünmüş olması gereken lacivert gökyüzü yer yer gözüküyordu. En yakın arkadaşı Rachel’a döndü ve “Çok tuhaf…” diye fısıldadı. Gözleri ile Rachel’a dışarı gelmesini işaret etti. Hol’ün sonundaki uzun pencereden gökyüzünü gösterdi ve ona garip hissettiğini söyledi. Melanié o an dönüşmesi gerektiğini anladı, korunmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Bu durumu annesi Susan’a anlatmak için pencereye arkasını döndü, bir adım attı ve durdu. Gözleri karardı, sanki bir anda başka bir boyutu görmeye başlamıştı. Onu gördü… Jared’ı. Jared bir Norevous’a dönüşmüştü. Başının üstünde iki küçük boynuzu ve ellerinde siyah dikenli eldivene benzer şeyler vardı. Gözleri kırmızıydı, siyah saçları uzun ve dikti. Dişleri olduğundan çok daha keskin ve uzun gözüküyordu. Bir kolu ilginç semboller içeren, kıvrımlı dövmelerle kaplıydı. Altında bol bir şey vardı, üstünde ise siyah devasa kanatları dışında bir şey yoktu. Arkasında onlarca Norevous ile birlikte şatıyo doğru geliyordu.

Melanié bayılacak gibi oldu, yeni bir şey gördü. Kardeşi Josh… Ölmüştü ve başında yüzünü görmediği bir Norevous vardı . Daha sonra her şey kayboldu. “Josh!” diye bağırdı ve kardeşinin odasına doğru koşmaya başladı. Merdivenleri çıkarken dizleri titriyordu, ahşap zemin ayağının altından kayıyordu adeta. Yukarı çıktığında Josh bağırışını duyup merdivenin başına gelmişti. “Ne var?” dedi şaşkın bir şekilde. On dört yaşındaki çocuk, onunla pek ilgilenmeyen ablasının neden onun için endişelendiğini merak etmiş olmalıydı. Melanié onun iyi olduğunu görünce aşağıya, annesinin yanına indi. Sesleri duyan arkaşaları çok yukarı çıkmıştı. “Onunla kalın.” dedi Stanley’ye. Melanié hızla merdivenlerden inerken Josh arkasından “Bu kız delirmiş olmalı!” diye bağırdı.

Melanié büyük salonun kapısından içeri daldı. Herkes şaşkın, biraz da kızgın bir şekilde ona bakıyordu. Annesi endişeyle ayağa kalktı ve “Tatlım, ne oldu?” dedi. “Norevouslar geliyorlar, yakındalar!” diye cevap verdi soluk soluğa. Eddy Amca oturduğu yerden fırladı, “Ne? Emin misin?” diye sordu. Melanié kafa sallamakla yetindi. Gördüğü şeyler yanıltıcı olamazdı, ailede olabilecek önemli şeyleri önceden görebilecek tek kişi oydu. Eddy Amca ona hiç tereddüt etmeden inandı. “Hazırlanın.” dedi sakince. Herkes kalkıp dışarı çıkmaya, bir şeyler yapmaya başladı. Eddy Amca ise hala yerinde duruyordu. Melanié ona neler olduğunu sormak istedi ama zaman yoktu. Hızla yukarı çıkıp arkadaşlarını aşağı çağırdı, Josh’a ise odasında kalmasını söyledi.

Aşağı indiğinde ailedeki herkes Rovéllian’a dönüşmüştü. Melanié onları görünce ürktü. Birazdan kendiside dönüşecekti ama korkuyordu. Sevgilisiyle… Eski sevgilisiyle karşı karşıya gelmek istemiyordu. O artık düşmanıydı. Norevouslar’dan birini sevemezdi ama elinde değildi. Biraz önce gözünün önünde bir Norevous şeklinde durduğu halde bile çok yakışıklı ve çekiciydi.

Rachel onu kolundan çekti ve odaya soktu. Yan odadan Eddy Amca ve annesi Susan’ın sesi geliyordu. Rachel kulak kesilmiş onları dinliyordu. Melanié “Rachel! Ne yapıyosun, sırası mı şimdi?” diye çıkıştı fakat Rachel onu eliyle susturdu. İkisi de konuşmayı dinliyordu.

“Artık çok geç Susan, geç kaldık!”

“Hayır! Hala bir şeyler yapabiliriz. Herkes dönüştü ve mecbur kalmadıkça çocuklar savaşa katılmayacak. Mecbur kalmayacağız!”

“Ah, kendini kandırma Susan. Josh’ı artık koruyamayız. O artık büyüdü, bir Norevous olduğunu fark edecek. Hiç sinirlenmeyecek mi sanıyorsun? Aşırı sinirlenip Norevous’a dönüştüğünde ne yapacaksın? Bence artık oğlunla vedalaşmalısın…”

“Ne yani, onu canavarların eline vereceğim? Oğlumu katil yapmalarına asla izin vermem.”

“Evet onlar bir canavar ama unutma ki Josh da onlardan. Ve ayrıca biz de bir canavarız aslında unutma.”

“Güzel bir canavar, kendini böyle aşağılama.”

Melanié odadan çıktığında elleri titriyordu, midesi bulanıyordu. Kardeşi de Jared gibi bir Norevoustu. Bu inanılmazdı. Melanié sadece korkuyordu. Yere oturdu, ne yapacağını düşünmeye başladı. Birazdan geleceklerdi. Onu karşısında görünce ne yapacaktı? Ya Josh?

“Geldiler!” Stan’in ne kadar korktuğu sesinden anlaşılıyordu. Olanların şokunu anlatamıyordu Melanié. Ama artık dönüşmesi gerekiyordu, zaman yoktu. Rachel onu yukarı çıkardı ve dönüşmesini sağladı. Melanié aynaya baktı. Uzun sarı saçları beyaz tenini daha soluk gösteriyordu. İnsanı delip geçen gözleri elektrik mavisine dönüşmüştü. Beyaz, parlak kanatları bugün daha fazla parlıyordu sanki.


Aşağı indiklerinde Norevouslar hızla şatoya uçuyordu. Birkaç saniye sonra Jared ile yüzyüze gelince ne yapacağını bilemiyordu Melanié. Üç saniyede üç şey gerçekleşti. Jared müthiş bir hızla uçarak geldi ve Melanié’nin önünde durdu. Tam arkalarında duran şatonun en üst katındaki cam patladı ve Josh siyah kanatlarıyla aşağı, tam Melanié’nin arkasına indi. Gök ürkütücü bir biçimde gürledi.

Josh bir Norevous’tu. Artık onun da küçük siyah boynuzları ve ateş gibi yanan kırmızı gözleri vardı. Jared Melanié’nin yüzüne nefretle bakıyordu, Josh’ı fark etmemiş gibiydi. O sırada Eddy Amca, Norevouslar’ın başı olan Xenophillius’a bağırdı. “Ne istiyorsun?”

“Uzun süredir bunu beklediğini inkar etme Eddy.” dedi alaycı bir tavırla. “Bir taraf yok olmalı artık. Biliyorum sen de bunu istiyorsun ama cesaretin yoktu. Bak, sen gelemedin ama ben sana geldim.” dedi ve sırıttı. O kadar hain bakıyordu ki Melanié adamı suda boğmamak için kendini zor tuttu. Onun gücünü bilmiyordu ama Melanié’nin tek gücü olan suyu elinin tersiyle itebileceğinden emindi. Jared Melanié’nin kusursuz, parlayan yüzüne bakarak “Beni seviyor muydun?” dedi. ‘Ne?!’ demek geliyordu Melanié’nin içinden. Dalga mı geçiyordu? Melanié şaşkınlıkla ona bakarken Jared fırsattan yararlanıp kızın kolunu tuttu ve ters çevirerek arkası dönük bir şekilde kendisine çekti. İki bileğini de sımsıkı tutuyordu. O kadar ani olmuştu Melanié tam anlamıyla afallamıştı. Çaresizdi, ellerini kullanamazdı. Suya hükmedemezdi, Jared’dan kurtulması mümkün değildi. Melanié anlatılamayacak şekilde sinirlenmişti.

Josh “Bırak onu!” diye bağırdı. O sırada Eddy Amca aralarına girip onu engelledi. Jared o kadar muhteşemdi ki hala ona karşı koyamıyor, konsantre olamıyordu. Onun düşmanı olduğuna inanmak istemiyordu. Jared “Josh bizimle olmalı. Bizim tarafımıza geçmeli, yoksa onu alırım.” dedi ve Melanié’yi hafifçe itti. Sesi çok sertti, eski tatlı konuşmasından eser kalmamıştı. “Bak Josh bizimle, diğer tarafa geçse bile o izler gibi değil. Onu almak için daha erken davranmalıydınız, artık çok geç!” Melanié onun blöf yaptığını biliyordu, galiba bunu Jared da biliyordu. “Öyle mi? Ya bizimle gelir ya da onu yok ederim. Bizimle bağlantı kurduğu sürece sizinle kalamaz. Bağlantıyı engelleyebilseydim bunu yapardım.” Diye karşılık verdi Jared.

“Onu öldüremezsin ama kötü olmasını da sağlayamazsın Jared.”

Jared Melanié’nin bileklerini yaktı, Melanié acıyla inledi. Stanley müthiş bir şekilde bağırdı ve tüm gücü ile bir elektrik akımı savurdu. Jared elektriği bir alev topuna çevirerek Stan’e geri gönderdi. Stanley yanarak ölmek üzereydi. Bunu sadece Melanié durdurabilirdi fakat Jared’dan kurtulmaya çalıştıkça bilekleri daha çok yanıyordu. Melanié sürekli bağırıyor, kurtulmaya çalışıyordu. O… Gözünün önünde ölemezdi. Stan yıllardır ona aşıktı. Bunu biliyordu, onun tanıdığı en iyi insan olduğunun da farkındaydı ama Jared’a olan aşkı ona karşılık vermesini engellemişti.

Eddy Amca Jared’ın zihnini ele geçirip onu etkisiz hale getirmeye çalışsa da Jared güçlükle direniyordu. Bir an sersemledi, bu Melanié’nin ondan kurtulmasını sağladı. Stan’e doğru koştu, ellerini yukarı kaldırdı. Cayır cayır yanışını sonunda durdurabilmek için büyük bir su döngüsü oluşturup fırlatarak Stan’in vücudunu sarmasını sağladı. Gücünü kullanmak onu yormuştu. Olduğu yerde durdu, birkaç saniye sonra sular yok oldu. Stanley yerde baygın yatıyordu.

Melanié tam arkasını dönecekken Jared başının tam arkasına sert bir şekilde vurdu. Melanié yere düştü, görebildiği tek şey Jared’ın ona bakışıydı. Nefretle dolu kırmızı gözlerinde hüzün ve pişmanlık görmüştü… Kendisinin hissettiği tek şey ise bir Norevous’un ölümcül darbesinin verdiği acıydı. Susan Jared’ı uçurdu ve yere fırlattı. Jared ayağa kalktı, tam hamle yapacaktı ki iki tarafın birbirlerine attığı güçlerden biri ona isabet etti. Yere, Melanié’nin yanına yığıldı. Norevouslar ile Rovéllianlar arasındaki büyük savaşı başlatan kişi Jared olmuştu. Melanié güçlükle gözlerini açtı. Gözlerini sonsuza dek kapamadan önce gördüğü son şey onun ve Jared’ın kanıydı. Buz mavisi ve lacivert…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ovnérta Quisqaun
Admin | Dungeon Master | Ada Koruyucusu
Admin | Dungeon Master | Ada Koruyucusu
Ovnérta Quisqaun


Mesaj Sayısı : 82
Liderlik Kapasitesi : 5
Kayıt tarihi : 26/05/10

Nymphadora R o v i u n é Empty
MesajKonu: Geri: Nymphadora R o v i u n é   Nymphadora R o v i u n é I_icon_minitimePaz Tem. 25, 2010 10:11 pm

93!
Tebrikler!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Nymphadora R o v i u n é
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kayıp Ada :: Rp Gelişimi :: Rp Puanlama-
Buraya geçin: