Annem iki gün boyunca şu tatil hazırlığını yapıp durdu.Bense ona pek karışmadım.Çünkü karışsam kesinlikle okul ödevlerimi yapamaz ve sınavlarıma doğru dürüst çalışamazdım.Okuldan eve her geldiğimde annemi tatil hazırlığımın bir başka hazırlıklarını hazırlamaya çalışırken buluyordum.Bu benim gerçekten çok sıkıcıydı.Ama annemi sevindirmek de istiyordum.İki ay boyunca hem onu hem de kendimi bitkin ve yorgun bırakmıştım.Her gece gördüğüm rüyaların yatağımdaki sesli haykırışlara dönmesi hariç hayatım düzene giriyor gibiydi.En azından gündüz normal bir insan gibi görünebiliyordum.Ama geceler...Gece yatağıma uzanmaktan korkar hale geldiğim, o korkunç kabuslarla dolu geceler...Robin'i fazlasıyla özlüyor olmalıydım.Çünkü o benim herşeyimdi.Şu gerçek de var ki o benim için kardeşten öteydi.Belki babasızlığımı veya erkek kardeş yoksunluğumu ondan alıyordum.Robin'in öldüğü günü asla unutmayacaktım...
O iğrenç günün sabahında ben , yine normal bir günmüş gibi hemen telefona sarıldım.Robin'e , beni ve Reneesme'yi alırken geç kalmaması konusunda uyardım.Hatta ani bir kararla Reneesme'yi almasını ve bizim evde kahvaltı yapmalarını teklif ettim.O ise kurt gibi aç olduğunu söyledi ve Reneesme'yi de alıp orda olacağını da ekleyerek telefonu kapattı.O gün annem yoktu.Anneannem'in rahatsız olduğunu öğrenince birkaç gün onlarda kalma fikrini benimsemiş ve gitmişti.Kahvaltıya tüm neşemi katarak ve güzel bir şarkı mırıldanarak hazırladım.Tüm hazırlıklarım bitince evimizin terasından onların gelmesini bekledim.Birkaç dakika sonra ikisi de gözüktü.Hemen kapıyı açtım ve güzel bir bekleyiş pozuyla onu bekledim.Reneesme o gün bir haftadan beri ilk defa görüyordum.Bu yüzden Robin'le sarmaş dolaş haldeyken bana doğru aynı küçük bir kız edasıyla koştu.Kucağıma atladığında ikimiz de düşme tehlikesi geçiriyorduk.Sanırım beni de Robin gibi sanmıştı.Robin ise halimize uzaktan gülüyordu.
İşte tam o anda bir kamyonet...Deli gibi hızlı ve öfkeli bir canavar gibi Robin'e doğru geliyordu.Biz olanları anladığımız anda Reneesme ile 'Robin koş !' diye bağırdık ama nafile...Robin gözlerimizin önünde kana bulandı...Hemen onun bulunduğu yere doğru koştuk.Geldiğimiz ilk anda Reneesme gözyaşlarının arasında Robin'i öpmeye başladı.Bense gözyaşlarımı durdurmaya çalışıyor fakat daha fazla ağlıyordum.Robin kısık ve tiz sesle 'Bu kadar çok zırlama küçük cadı.' dedi.Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek titrek sesimle 'Sen de şunu bil tazmanya canavarı!Ölmeyeceksin!Tamam mı? Yoksa seni canlandırır bir daha öldürürüm.' dedim.Söylediklerime kıs kıs gülüyordu.Reneeme 'Robin sevgilim.Sen benim hayatımdaki en önemli kişisin.Lütfen ölme...Tamam mı?' dedi ve onu bir kez daha öptü.'Reneesme...' dedi ve öksürdü.Ağzından birkaç damla kan geldi.'Benim hayatta dudaklarını öptüğümde bana huzur verebilen tek kızsın.' dedi.Demesiyle Reneesme titreme geldi.Birkaç dakika sonra ambulans geldi.Ben sadece 3 kişi olduğumuzu sanarken herkesin burda olduğunu görememiştim...Sanırım Reneesme'den sonra da ben baygınlık geçirmişim çünkü uyandığımda kendimi bembeyaz bir hastananenin yatağında bulmuştum...
O korkunç günden sonra 2 hafta can çekişmişti Robin...Ama yenilmişti hayata ve tutunamamıştı.Ben de kayıp gittiğimi hissettim onunla beraber...Ama güçlü olmak zorundaydım çünkü hayat benim için (maalesef ki) devam ediyordu...