Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Kayıp Ada'da Bir Şeyler Oluyor
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Melinda*

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Melinda Marque
Çaylak Aday
Çaylak Aday



Mesaj Sayısı : 3
Liderlik Kapasitesi : 0
Kayıt tarihi : 06/06/10

Melinda* Empty
MesajKonu: Melinda*   Melinda* I_icon_minitimePtsi Haz. 07, 2010 7:31 pm

29 Mayıs 1545 / Öğlen 12:14 / Şölen mekanı

Görkemli İspanya Sarayının alt katlarında, hizmetçiler dişini tırnağına takıp harıl harıl çalışıyorlardı. Bugün şölen vardı, Lord Klaus çıktığı keşif turlarından geri dönüyordu. 5 yıl geçmişti Lord Klaus'un yokluğunda bu sarayın hizmetçileri oynaşacak bir soylu bulamamışlardı. Lord Klaus gittiğinde 18 yaşını henüz doldurmuştu, şimdilerde ise 23'lerinde olmalıydı. O giderken ben sadece 10 yaşında bir çocuktum ve onu her zaman hayranlıkla izler iç geçiririm. 10 yaşındaki bir hizmetçi kızının yapabileceği tek şey buydu zaten bir Lorda karşı. Lord Klaus o zamanlar gerçekten yakışıklı, çapkın ve karizmatik bir ergendi. Şimdilerde ise yakışıklı bir beyefendi olmalıydı. Saraydaki en küçük hizmetçilerden biride bendim, ve ayak altında durmama kesinlikle izin verilmiyordu. Ben genellikle kraliyet mensublarının özel yardımcılarından biri oluyordum. Lord Klaus geldiğine göre artık onun hizmetçisi olmakla görevlendirilecektim. Lord Klaus'un odasındaki son düzenlemeleri dikkatle ayarlarken bir yandanda oraya buraya koşturuyordum. Kırmızı, hint kumaşı perdelerini son kez düzelttim ve biryere çarpmadan kabarık elbisemle odadan sıyrılayarak çıktım. Sarayda bütün hizmetçiler kabarık ve güzel elbiseler giyerdi çünkü ülkemiz çok iyi durumdaydı ve bunu belli etmeliydi.
Kaliteli mermerden yapılan merdivenleri hiçbir görevliye çarpmadan indim ve şölen alanındaki işlere yardım etmek için kendimi büyük saray kapısından dışarı attım. Leydiler kendilerini beğendirmek amacıyla kendi köşelerinde oldukça şık elbiseleri, mücevherleri ve etekliklerinden akan asaletleriyle. Tek birşey söyleyebilirdim ki, onlar kraliyet, soylu maskeleri altına saklanmış ucuz fahişelerdi. Yiyecekleri büyük masaya taşıdıktan sonra müzik sesleri yankılanmaya başladı, herkes gülümsüyor ve eğleniyordu. Ağaçların arasından gelen atlı delikanlılara baktım, hepside sarayın savaşçılarındandı. Yeniler.. Ve sonra o gözüktü, genişleyen omuzları, değişen yüzü ve uzayan saçları. Herkesin derin iç çekişlerine şahit oldum, ama ben sadece gelenleri izledim. Hizmetçi kızlar kendilerine savaşçı çocuklardan seçiyorlardı, onlarada gülümsedim. Lord Klaus alanın ortasında atından atladı ve müstakbel ablası Kraliçe Katherine ile Kral Jackson'ın huzurlarında onlarla merhabalaştı. Kraliçe onu sımsıkı sardı ve gülümseyerek şöleni başlattılar. Ben Lord Klaus'un değişen yüzünü incelerken bir hizmetçi beni dürttü.
"Hadi bakalım, Juliet. Orada durup Romeo'nu bekleyemezsin bize yardım et." dedi.
Mutfağa doğru koşturdum, verilen armağanları onun önüne taşırken dizlerim titriyordu. Oturduğu kırmızı ipek örtülü masanın tam karşısına geçtim ve önünde saygıyla eğildim.
"İspanya'ya tekrar hoşgeldiniz Lordum." diye selamladım onu diğerleri gibi.
Armağanını ona uzatırken serin parmakları benimkilere değdi. Lord Klaus gülümsedi;
"Yeni hizmetçilerden birimisin?" dedi etkileyici ses tonuyla.
Ellerimi önümde birleştirdim;
"Hayır Lordum, ben dadınız Annalynn'in kızı Juliet." dedim sessizce.
Lord Klaus bir kahkaha attı;
"Bak sen.. Küçük Juliet ne kadarda büyümüş böyle. İnanamadım açıkçası.. Dadı Annalynn nasıl?" dedi gülümseyerek.
Annemi hatırlayınca yüzüm düştü. Gözlerimden yaşların akmamasını sağlamak için çok uğraştım.
"Öldüler Lordum. 2 sene önce ispanyol gribinden öldüler." dedim, sesim titriyordu.
Herkes birbiriyle konuşup gülüyordu ve kimse bize dikkat etmiyordu. Lord Klaus elini koluma koydu sakince.
"Üzgünüm Juliet. Benim haberim yoktu." dedi düşünceli bir sesle.
Yüzümü toparladım;
"Tabiki bilemezdiniz lordum. Buralardan uzaktaydınız. Yolculunuğunuz umarım güzel geçmiştir." dedim.
Lord Klaus gülümsedi.. Bir süre sonra yerime geri döndüm ve hizmet ettim işimi yaparak. Şenlik akşam son buldu, Lord Klaus aşağıda kraliçe ve kral ile görüşüyordu. Ben ise Lord Klaus'un odasında banyosunu hazırlıyordum. Hizmetçi olmanın garip yanlarından biride, uğruna çalıştığınız lordunuzu yada leydinizi tam anlamıyla bakmanız gerekiyordu. Mine çiçeği suyunu, ılık suyun içerisine döktüm yavaşça. Lord Klaus içeri girdiğinde ürktüm.
"Lordum, banyonuz hazır. Bir isteğiniz varmı?" dedim hızla.
Lord Klaus gülümsedi.
"Şu kahreden zırhımı çıkarmama yardım edermisin? Çok yoruldumda." dedi.
Boynumu eğdim ve tekrar kaldırıp gülümsedim.
"Tabikide Lordum." dedim.
Lord Klaus'ın zırhının bir kısmını zorla çıkartmıştım çünkü Lord Klaus çok uzun boyluydu ve ben 15 yaşında kısa boylu bir kızdım. Çözebilmek için ayakkabılarımı çıkarttım ve Lord'un üsteğiyle yatağın kenarına çıkıp öyle çözmeye başladım. Lord Klaus'ın zırhını çıkardım ve hızla yatağın ucundan inip ayakkabılarımı giydim. Lord'un zırhını kenara bıraktım.
"Başka birşey istermisiniz Lordum?Keselenmenize yardım edebilirim, yada yiyecek birşey?" dedim kibarca.
Lord Klaus ipek gömleğinin son düğmesini açtı ve gömleğini çıkardı. Bedeni kaslarla bezenmiş, bir bebeğin teni kadar yumuşak gözüküyordu.Gözlerimi üzerinden çektim ve Lord'un yüzüne baktım.
"Teşekkürler, Juliet.İyi geceler." dedi gülümseyerek.
Ufak bir selam verdim ve odadan çıkıp ağır kapıyı yavaşça çektim. Sarayda herkes ayak altından çekilmişti, odama geçtim. Üzerimi çıkarttım ve geceliklerimi giyip kendimi yatağa bıraktım.Yorgunlukla birleşen uyuma isteği beni çoktan kucağına çekmiş, uyku ninnisini kulağıma fısıldıyordu. Uykuya daldım..
**

Lord Klaus geleli 1 hafta olmuştu.
Onda garip birşeyler var gibiydi. Bu sabah Lord Klaus yemeğ inmemişti, mutfakta yemeğini hazırlarlarken ben annemin 16 yaşındayken giydiği kırmızı elbiseyi ellerimin arasına aldım ve sonra üzerime geçirdim. Gerçekten çok güzel bir görünüşü vardı. Yemeği Lord'un odasına taşımaya başladım bir yandanda düşmemeye özen gösteriyordum. Lord Klaus'un kapısını tıklattım ve sesi bekledim. Beklenen ses geldi, kendimi içeri attım. Lord robert üzerinde önü açık bir gömlek ile pencere önünde duruyordu.
"Yemeğinizi getirdim Lordum.." dedim sakince.
Lord Klaus'a deli gibi hayran olduğumu olabildiğince gizliyordum. Ondaki muhteşemlik gözle görülür olan değil, kalbinde olandan ibaretti. Masanın üzerine bıraktım ve kenardaki tabakları boş tepsiye yerleştirdim. Ardından yerdeki kıyafetleri katladım ve büyük meşe dolaba yerleştirdim. Yatağını toplarken birden birşeye çarptım. Lord Klaus tam arkamdaydı.Bağırmamak için ağzımı kapattım. Hiçbirşey sormadım yada yüzüne bakmadım.Yatağı iyice topladıktan sonra arkamı dönüyordum ki Lord Klaus tam arkamdan uzattığı elleriyle kollarımı nazikçe tuttu.Derin bir nefes aldım.
"Lordum, birşeymi oldu?" dedim merakla.
Lord Klaus beni iyice kendine yasladı. Kulağıma doğru yaklaştı.
"Çok güzelleşmişsin, Juliet.." dedi fısıldayarak.
Nefesi kulağımı gıdıkladı ve ürperdim.Arkamı dönmedim;
"Lordum, ne yapıyorsunuz." dedim kekeleyerek.
Lord Klaus omzuma koyduğu ellerini yavaşça göğsüme indirdi. Elleri sanki bedenimi ezberliyor gibiydi, göğüs kıvrımımımdan aşağı, belime doğru indi ve beni iyice kendine çekti. Çenesini saçlarıma gömdü.
"Küçükkende beni severdin Juliet. Hadi, Lorduna karşımı geliyorsun." dedi çok etkileyici bir sesle.
Deli gibi titriyordum. Derin bir nefes aldı Lord Klaus. Ve bende onunla beraber nefes aldım.
"Lordum, bunu yapmayın. Biliyorsunuz ki siz şehirli hanımefendilere, soylu leydilere layıksınız." dedim sessizce.
Lord Klaus kulağıma eğildi ve elmacık kemiğime bir öpücük kondurdu.
"Hiçbirini istemiyorum. Hepsi namus bekçileri gibi fakat hiçte öyle değiller. Ben seni istiyorum Juliet." dedi.
Belimde duran elleri karnımda birleşti ve yavaşça aşağı doğru kaydılar. Lord Klaus'un elleri mahremime indiğinde titremeye başladım.
"Lordum, lütfen yapmayın. Size karşı gelemem bunu biliyorsunuz, lütfen sadakatimi kullanmayın." dedim sessizce.
Lord Klaus derin bir nefes verdi ve mahremimdeki ellerini beni kendisine bastırmak için kullandı. Derin bir nefes aldı ve saçlarımın kokusunu içine çekip hızla geriye çekildi.
"Özür dilerim Juliet. Sadece bir an beni istediğini düşünmüştüm.." dedi sessizce.
Hiçbirşey söylemedim ve kirli tabakların olduğu tepsiyi alarak hızla odadan çıktım.Tepsiyi zemin kattaki mutfağa bıraktıktan sonra bahçeye çıktım gizlice, ve çalılıkların, çiçeklerin arasına daldım. Bağırarak ağlamak istiyordum.
Bir süre koştuktan sonra bir ağaca yaslandım ve ağlamaya başladım. Ellerimi karnımın biraz altına bastırdım ve deli gibi bağırarak ağlamaya başladım.Çok utanıyordum, kirletilmiş gibi hissediyordum.Elbisemin üstünden bile olsa, teni tenime değmiş gibi hissetmiştim. Ben ağlarken çalıların orada bir ses çıktı ve kırmızı peleriniyle Sir Enrique gözüktü.
"Juliet.Aman tanrım, iyimisin?" dedi bana yaklaşarak.
Sir Enrique, 21 yaşında bir şövalyeydi. Kendisiyle 2 senedir dosttuk. Ona Enriq yada Enrique diye hitab etmemi isterdi, resmi dille konuşmazdık. Bana doğru yaklaşırken ben hıçkırıklarımı tutmaya çalıştım.
"Ben iyiyim.." dedim durulmayı deneyerek.
Enrique yakınıma geldi ve bana yavaşça sarıldı. Zırhının soğukluğunu hissetmiyor gibiydim, üşümüş olmalıydım.
"Ya, evet muhtemelen iyi olduğun için ağlıyorsun. Hadi Juliet, bana söyleyebileceğini biliyorsun. Benden birşey saklama ufaklık.." dedi gülümseyerek..
Başımı göğsüne, yani o sert zırhına dayadım.
"Sadece, annemi hatırladım. Onu çok özledim Enrique." dedim kıvırarak.
Annemide özlemiştim elbet, ama bu sancım ondan değildi. İffet duvarlarımın yıkılışından, utancımdan ağlıyordum böylesine çıldırmış bir halde. Enrique bana daha sıkı sarıldıktan sonra savaşçılardan birkaçı ona seslendi. İzin istedi ve topukları üzerinde dönüp savaşçcıların yanına ilerledi koşar adım. Yüzümü sildim ve kendimi toparlamaya çalıştım. Ardından mutfağa döndüm ve işime devam ettim. Yaşlı Agatha bana Lord Klaus'un çalışma odasını temizlememi söyledi. Karşı gelecektim fakat çemkirircesine;
"Hadi Juliet. Uyuşukluk yapma, ben senin yaşındayken soylu erkekleri ayartıyordum.." dedi.
Dudaklarım gerginlikten ince bir çizgi halini almıştı ve omzum seyiriyordu. Malzemeleri alıp Lord'un çalışma odasına doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Lord bir kitap üzerine eğilmişti ve beyaz ellerini yüzüne dayamıştı. Onu görünce heyecanlandım ve ürktüm. Gözleri hemen beni buldu.
"Üzgünüm efendim, burada olduğunuzu bilmiyordum. Rahatsız etmeyeyim." dedim ve çıkmak için arkamı döndüm.
Fakat Lord bağırdı arkamdan;
"Hayır Juliet. Gel ve işini yap. Ayak altında dolaşmam." dedi.
Derin bir nefes aldım ve temizlik malzemelerini içeri sürükledim zorla. Tozlanmaya yüz tutmuş raflara yöneldim Lord'a bakmadan.Raf çok uzun ve genişti, tahta merdivenin üzerine çıkmış en üst rafa erişmeye çalışıyordum fakat tahta merdiven daha fazla dayanamadı ve büyük bir çatırtıyla kırıldı.Aşağısı bana 2 metre kadar uzaktı. Yere düşerken bir taş kadar sert kollar tuttu beni. Karşımda Lord Klaus duruyordu, ve büyük bir orantıyla gözleri açılmıştı. Ellerimi göğsüne koyduğumu farkettim, Lord ise belimin çok az aşağısında tutuyordu. Derin nefesler alıp verirken durumumun oldukça uygunsuz olduğunu idrak ettim. Her ne kadar Lord Klaus'a aşık olsamda, ona hayran kalsamda böyle şeylerin olmasına izin veremezdim. Hem Lord Klaus'u Fransız Leydisi ile evlendirme dedikodularıda vardı. Bu sefer zırh giymemişti ama yinede göğsü sertti. Lord geriye çekildi ve bana düz bir ifadeyle baktı. Kendini birşeyler için sıkıyor gibi duruyordu.
"Çok teşekkür ederim Lordum.." dedim minnet dolu bir sesle.
Lord Klaus birşey diyecekti fakat vazgeçti. Tahtalara döndüm ve onları toparladım. Kaldıramayacağım kadar ağırdı, kapıya ilerledim ve kapıyı açıp koridorun başındaki uzun boylu, yakışıklı savaşçı, Toby'e seslendim.
"Sir Toby. Yardım edebilirmisiniz lütfen.." dedim gülümseyerek.
Yanındaki arkadaşına görevini verdi ve bana doğru yöneldi.
"Tabiki leydim." dedi ve yanıma doğru geldi.
Ona tahtaları gösterdim;
"Sir Toby, merdiven kırıldıda. Tahtaları taşımam için yardım edebilirmisiniz?" dedim.
Gülümseyerek yanıt verdi ve tahtalara doğru yöneldik. O hiç zorlanmayarak tahtaları kucaklarken bende yere saçılan kıymıkları toplamaya başladım.Onları aldım ve temizliği tamamlayıp odadan çıktım.



Tamamen bana aittir, kanıtlanabilir.
Puanlandıktan sonra silinmesinide istiyorum. (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sophie Lisa Black
Admin | Ada Adayı
Admin | Ada Adayı
Sophie Lisa Black


Rp Partneri : Robin James Archer. (L) Melek'im. Benden ayrılırsa bu evrenden silinirim ben... Kalbim onun, ruhum onun. Onunum ben...
Mesaj Sayısı : 136
Liderlik Kapasitesi : 9
Kayıt tarihi : 21/05/10
Nerden : Greenwich, İngiltere

Melinda* Empty
MesajKonu: Geri: Melinda*   Melinda* I_icon_minitimeSalı Haz. 08, 2010 6:47 pm

30 - Betimleme ~ 14 + 14 = 28
20 - Uzunluk ~ 20
20 - Kurgu ~ 15 (Klasik bir kurgu.)
10 - İmla ~ 10

10 - Noktalama ~ 8
10 - Renk Uyumu ~ 10

~ 91

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Melinda*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kayıp Ada :: Rp Gelişimi :: Rp Puanlama-
Buraya geçin: