Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Rp dünyasında eşi benzeri olmayan bu adada, yaşamayı göze alıyor musun? Grup savaşlarının yanında açlık mücadelesi, adadan kurtulmanın umudu ve diğer bir çok gizemli olaylar.

Eğer sen de kendine güveniyor ve adada yaşayabileceğini düşünüyorsan üye ol!







Ada, uyanıyor!...
Kayıp Ada
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Kayıp Ada'da Bir Şeyler Oluyor
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yalnızlıkla Dolu.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Robin James Archer
Ada Yerlisi
Ada Yerlisi
Robin James Archer


Rp Partneri : Sophie Lisa Black. Hayatımda aradığım değerler arasından en değerlisi. Bir anlam, bir amaç, ve uğruna ölünesi bir insan. Kanatları olsaymış şaşırmazdım diyebileceğim derecede geniş yürekli ve sevecen. Sıcak, akıllı, güzel ve merhametli. Onu seviyorum. Onu o kadar çok seviyorum ki anlatamıyorum. O, dünyada gördüğüm sayılı harikalardan en güzeli. Birtane çıkar böylesi. Aşığım ona. Aşık. O kesinlikle bir Melek. Bu dünyadan olamaz.
Mesaj Sayısı : 55
Liderlik Kapasitesi : 3
Kayıt tarihi : 28/05/10
Nerden : Benim bile unutmuş olduğum küçük bir yerleşim biriminden geliyorum.

Yalnızlıkla Dolu. Empty
MesajKonu: Yalnızlıkla Dolu.   Yalnızlıkla Dolu. I_icon_minitimePaz Mayıs 30, 2010 10:36 am

Sessizliğin sarıp sarmaladığı yalnız bir kayanın üzerinde, en az kaya kadar yalnız görünümlü iki büklüm olmuş bir siluet vardı sessizliği bozmamak istercesine kıpırtısızca oturan. Zayıf güneş ışınlarıyla aydınlanıyordu rüzgârla uçuşan altın rengi saç tutamları, pırıl pırıl. Çıplak vücudunun pürüzsüzlüğü bir kadının vücudunu andırırcasına kutsal ve mahremdi herhangi fanî bir varlık için adeta. Saçları gibi sarı tüylerle parıldayan bacaklarına sardığı çelimsiz görünümlü kolları ve karanlıklara boğulmak adına dizlerine gömdüğü yüzüyle dünyadan saklanabileceğini düşünen bir devekuşu gibi saklanmaya çalıştığı hayatın sırtına dokunduğunu hissedercesine arada bir titriyordu, kolları gibi çelimsiz, ama kaslı bedeniyle beraber. Üzerine çöreklenmiş olan insancıllıktan kurtulamayacakmışçasına çizdiği görüntüsüyle çevresine yayıyor olduğu aciz hava, esen rüzgârın kendisini bile titretecek güçte yoğundu inanılmaz bir biçimde. Ve kaldırdı başını şekil, sergiledi yakışıklı hatlarla süslenmiş güzel yüzünü güneşe ve denize doğru amansızca. Gerçekten uzun süredir hissettiklerini dışa vuramamış, artık bir moral patlamasının eşiğinde biriymiş gibi attığı bakışlarla kayalıkların arasında buldukları boşluklardan çıkmayı başarmış çalılıkları ve elbette bu çalılıkların arkasında sonsuza ek uzayıp gidiyormuş gibi görünen denize doğru yöneltirken bakışlarını, gözlerine vuran güneş ışığı çıkardı ortaya denizlerin mavisine bürünmüş küreleri. Sonsuz deniz üzerinden güneşe, ve oradan da geriye doğru ormana yönelttiğinde bakışlarını kıpırdamadan, burnundan aldığı derin nefesle şişen ciğerlerine giren hava güç verdi hâlâ aciz olan bedenine. Hafifçe yüzünü buruşturarak bacaklarını ileri doğru uzatırken çıkan çıtırtı seslerine aldırmadan uyuşmuş bacaklarını rahatlatmak için elleriyle baldırlarını biraz sıktıktan sonra dengesini sağlamak için geriye doğru yasladığı elleriyle etrafına bir kere daha baktı gülümseyerek. Bu kez duyduğu şey sessizlik değil, ağaçların arasında öten kuşların yürek okşayıcı şarkıları ve denizin kıyıya vurup geri çekilme sesleriydi, rüzgâra eşlik eden. Birkaç martı öterek yukarıdan geçerken yerde hızla hareket eden sürüngenlerin hışırtılarıyla dolmuştu kulakları bir anda. Ormandaki ağaçların arasından esip gelen hafif bir meltemin getirdiği sarhoş edici çiçek kokularıyla çevrilmiş buldu kendini bir anda. Ve bir kez daha güçlendiğini hissederek ayağa kalktı sessizliği, ama etrafındakilerin farkına varmanın keyfiyle. Bu sırada kayalardan nereden geldiği belli olmayan hafif bir miyavlama sesi ulaştı ayakta duran adamın keskin kulaklarına. Ve adam, mühürlemiş olduğu dudaklarını araladı usulca. “ Artemis! ”
Sesin sahibi olan sivri kulaklı dört ayaklı küçük şeytan fırladı birden sahneye son hızla kuyruğu havada. Boynundan yükselen mırlama sesleri kendi seçtiği sahibini, arkadaşını görmekten son derece memnun olduğunu gösteriyordu. Sarı saçlı yalnız adam dizlerine yüklenerek yere doğru çömelip yanına gelen kedisi Artemis'i kucağına alıp onu okşamaya başladığında yüzüne daha önceden yayılmış olan gülümseme artık iyice artmıştı, elinde yumuşacık tüyleri hissetmenin verdiği hazla. Artemis adındaki güzel kedinin tüyleri beyaz üzerine alacalı parça lekelerden meydana geliyor, biçimli burnu ve güzel yeşil gözleriyle muhteşem bir uyum oluşturarak Artemis'i güzelleştiriyordu. Evet, gerçekten de çok güzel bir kediydi.
Robin gülerek tekrar ayaklandığında Artemis, ona yastık olsun diye vücudunun altına konulan kolların üzerinde kıvrılmış mırlamaya devam ediyordu sakince. Adam tam arkasını dönüp gidecekti ki, yerde çizilmiş bir şekil dikkatini o tarafa yöneltmesine sebep oldu meraklı bakışlarla beraber. Sarı saçlı soluk renkli çok güzel bir kızın sureti çalışılmıştı girintili çıkıntılı kaya zemininin üzerinde. 'Ben bunu ne zaman yaptım?' diye düşünmekten alıkoyamadı kendini Rob. Bazen kendi isteği dışında yaptığı resimlerle karşı karşı geliyor olsa da, resimleri yaparken hatırladığı bazı şeyler oluyordu. Fakat bu resmin ona ait olduğunu gösteren en ufak bir anı bile yoktu zihninde yer etmiş. Kızın yüzünü biraz inceledikten sonra yoluna devam etme kararı alarak harekete geçtiğinde, bu konuyla ilgili kamptan birilerine danışması gerektiğini hatırlattı kendine. Yavaşça güvenli bulduğu kayaların üzerinden atlaya sıçraya aşağıya doğru ilerlerken içinde bulundukları adayı düşünmeye başlamıştı umutsuzca. Hayatında yaşamaya değer hiçbir şeyi kalmadığı için, sadece değişik yerler görme ve biraz olsun hayatta maceranın tadını çıkarma amacıyla gelmişti bu denizin ortasındaki gizli adaya. Neden buraya geldiği hakkında kendine sorduğu sorunun cevabının bu olduğunu iyi bilse de, kamp yöneticileri gibi yetkili kişilere aynı soruyu sorduğunda aldığı cevap ya çok sert, ya da hiç oluyordu. O, bu adaya bir denek olarak getirildiklerine inanıyordu aslında. Kulağa en mantıklı gelen de buydu zaten. Adanın onlara özel güçler bahşettiği ve adanın buna benzer birçok gizemi olduğundan bahsedilmişti yapılan bir bilgilendirme turunda. Evet, adanın böyle bir artısı olsa da, bu artının bir eksisi de olmalıydı. Zaten büyük ihtimalle yüksek mevkiilerin koltuğunda oturan adamların yönettiği bir operasyon olmalıydı ki bu kadar para harcansın. Para harcanmasının asıl sebebi de, adanın insanlar üzerinde nasıl etkilere yol açtığı olmalıydı.
Robin bu tarz düşünceler için kayalıklardan aşağıya inmeyi başardığında, zihnindeki tüm düşünceleri kafasından atarak kampın kurulmuş olduğu alana doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladı kucağındaki kedisiyle. Gerçekten de cevaplanması gereken birçok soru vardı. Ve bu sorulara yakın bir zaman diliminde cevap bulmak umuduyla yanıp tutuşuyordu.

* Yalnız başıma yaptığım bir RP'dir.
* Biliyorum özellikle sonlara doğru berbatlaşan bir RP'ydi, ama elimden geleni yaptım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yalnızlıkla Dolu.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kayıp Ada :: Ada Sahili :: Kayalıklar-
Buraya geçin: